Promosyonlar mağazalara göre farklılık gösterebilir.
Geri
Mağazayı Değiştir
Mağaza başarılı bir şekilde değiştirildi
iklim değişikliği ile mücadele
İKLİM KRİZİ
Büyük ölçüde insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan küresel ısınma ve iklim değişikliği, dünyayı tehdit eden çevre sorunlarının başında geliyor. İklim değişikliğinin dünya üzerindeki etkileri artık gelecek nesiller için önemli bir tehlike. Çevre kirliliği, atık sorunları, kuraklık, seller ve tüm bunların sosyal ve ekonomik yaşama etkileri, iklim krizine neden olan etkenler arasında yer alıyor.
İklim krizinin etkileri söz konusu olduğunda “İklim krizi önlenebilir mi” sorusu akla geliyor. İnsan sağlığı, sosyal ve ekonomik hayat, iklim kriziyle olan mücadeleye bağlı.
Yaşamsal Tehdit: İklim Krizi
İklim krizi nasıl ortaya çıktı sorusu son yıllarda sıklıkla tartışılan konulardan biri. Ağırlıklı olarak insan faaliyetleri sonucu karbondioksit, metan, diazot monoksit, ozon vb. sera gazları ortaya çıkıyor. Aslında sorun sera gazları da değil. Çünkü sera gazları yaşam için elverişli ortamı oluşturuyor. Sera gazlarını tehlikeli yapan, atmosferdeki yoğunluğunun artması. Bu artış küresel sıcaklığın yükselmesine neden oluyor. Buzullar her zamankinden hızlı eriyor. Küresel sıcaklığın yükselmesi ve ortalama iklim değerlerinin değişmesi de iklim değişikliği olarak karşımıza çıkıyor. İklim değişikliğinin geldiği boyut ve etkileri düşünüldüğünde bu durum iklim krizi şeklinde adlandırılıyor. Eğer insanlar bu kriz karşısında bir önlem almazsa New York, Abu Dabi, Rio de Janeiro gibi birçok büyük şehir yakın bir tarihte tamamen sular altında kalacak.
1,5 derecenin üzerinde ısınma, dünya için sayısız riski beraberinde getiriyor. Bu risklerden bazıları:
• Deniz seviyesinin yükselmesi
• Aşırı hava olaylarının artması
• Biyoçeşitlilik kaybı
• Bazı türlerin yok oluşu
• Gıda kıtlığı
• Ekonomik ve sosyal koşulların kötüleşmesi
İklim değişikliğinin insan sağlığına etkileri de oldukça fazla. İklim değişiklikleri her yaşta insanı, temizlik koşulları, sosyoekonomik durum, cilt yapısı, nüfus yapısı ve dağılımı gibi farklı açılardan etkiliyor. Bununla birlikte belirleyici etkenler de söz konusu:
• İshal ve yetersiz beslenmeyle bebek ölümleri
• Suyla bulaşan hastalıklar, yetersiz beslenme
• Deri kanseri riski
• Kalp damar hastalıklarına duyarlılıklar
İklim değişikliklerinin etkilerine bakıldığında tarım, turizm ve enerji sektörleri ön plana çıkıyor. Doğrudan ya da dolaylı olarak bu sektörleri etkileyen iklim krizi, ülke üzerinde ekonomik bir yük oluşturuyor.
İklim Krizinin Ekonomik Etkileri
İklim değişikliği tüm canlılar, ülkeler ve ekonomiler için ciddi tehditler yaratıyor. İklim değişikliğinin sonucu olarak yıllık küresel 23 trilyon dolarlık bir zarardan bahsetmek mümkün. Bu bakımdan iklim değişikliğine bağlı iklim krizi gerek bilimsel gerekse de siyasi çevrelerce dikkat çekiyor. İklim değişikliğinin mevcut ve muhtemel etkilerinin ortaya konulması yönündeki çabalar giderek artıyor.
İklim krizinin ekonomik etkileri birçok alanda kendini gösteriyor. İklim değişikliğinin ilk etkileri sıcaklık artışları ve yağış rejiminde meydana gelen dalgalanmalarla ortaya çıkıyor. Meydana gelen aşırılıklar, kuraklık, sel ve fırtına gibi iklim kaynaklı doğal afetlerin sıklığını ve şiddetini artırıyor. Bu durum da ciddi ekonomik kayıplara yol açıyor. İklim krizinin ekonomik etkileri birçok sektör açısından ülke ekonomisinin geleceği için büyük önem taşıyor.
• Tarım:
Tarımsal üretimin gerçekleşmesinde birincil faktör, iklim. Kuraklık ya da aşırı yağışlar sık ve şiddetli gerçekleştiğinde tarımsal kayıplar artıyor. Bu sebeple üretim miktarında görülecek değişimler tarımsal ürün fiyatlarını etkiliyor.
İklim değişikliği deniz suyu seviyesinin yükselmesine neden oluyor. Bu da sahil şeridinde bulunan tarım alanlarının sel ve tuzlu su baskınlarına maruz bırakıyor. Sonuç olarak söz konusu alanlarda verimliliği azalıyor. Artan fırtına ve sel olayları tarıma elverişli toprakların erozyon nedeniyle zarar görmesine sebep olabiliyor.
• Hayvancılık:
İklim hayvancılığı da etkiliyor. Ölüm oranı, yem tüketim oranı, canlı ağırlık artışı ve süt üretimi üzerinde birçok etki yaratabiliyor.
• Su Döngüsü:
Sıcaklıktaki artış buharlaşmayı artırıyor. Böylece sulama suyu hacminin düşmesine neden oluyor. Bunun yanı sıra sıcaklık artışları, kar yağış zamanını ve süresini etkilerken, yaz döneminde ihtiyaç duyulan su miktarını azaltıyor.
• Turizm:
Turizm sektörü de tarım sektörü gibi iklimsel değişime yüksek oranda bağlı bir faaliyet alanı olarak görülüyor. Turizm aktivitesinin çeşitliliği, turist memnuniyeti için temiz çevre ve elverişli hava koşulları gerekiyor. Bu açıdan iklim değişikliği yaz ve kış turizmini büyük ölçüde etkileyebiliyor.
• Enerji:
İklim değişikliği, enerji arzını ve talebini oldukça fazla etkiliyor. Bunun yanında enerji kaynaklarını, tesislerini ve transferini de doğrudan etkileyebilecek kadar büyük önem taşıyor.
İklim Krizi Nasıl Önlenebilir?
İklim krizi nasıl önlenebilir sorusu son dönem pek çok araştırmacı ve bilim insanının gündeminde. İklim krizi için alınabilecek önlemlerden bazıları:
• Sürdürülebilir tarıma destek olmak
• Gıda atıkları miktarını azaltmak
• Fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kullanmak
• Et tüketimini azaltmak
• Toplu taşıma araçlarını tercih etmek
• Plastik kullanımını azaltmak
• Enerjinin etkin kullanımını sağlamak
Birey olarak bu maddelerin her birini yapmak için çabalamak, yani karbon ayak izimizi azaltmak iklim krizine karşı ciddi bir yavaşlatıcı güç oluşturuyor.
Karbon ayak izi: İnsanların faaliyetleri ve kullandıkları ürünler sonucunda atmosfere saldıkları sera gazı miktarının evreye verdiği zararın ölçüsü.
Dünyamız Alarm Veriyor
Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi’ne (NOAA) göre 1880 yılında 291 ppm olan karbondioksit miktarı 2021 yılında neredeyse %50 artışla 418 ppm’e ulaştı. Bu artışın ana kaynağı ne yazık ki biz insanlar. Sanayileşme, fosil yakıt kullanımı karbondioksit salımını her geçen gün artırıyor. Kontrolsüz nüfus artışı, enerji talebinde artış, artan şehirleşme ihtiyacı ve yeşil alanların azalması da karbon salımının artmasına neden olmaktadır. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Paris Anlaşması ve Yeşil Mütabakat’ı uygulamaya başlayan Avrupa Birliği, 2050 yılına kadar karbon emisyonlarını sıfırlamayı ve ilk karbon-nötr kıta olmayı hedefliyor.
Ne Yapabiliriz?
Tedarikçiler, tüketiciler, perakendeciler ve hükümetler dahil olmak üzere diğer paydaşlarla işbirliği içinde üretim ve tedarik zincirlerindeki israfı azaltın.
Ambalaj atıklarını azaltın, geri dönüşümü artırın.
Gömülü enerjisi düşük malzemeler tedarik edin.
Atık ürünleri yeniden kullanabilecek tasarımlar geliştirin.
Palm yağı, soya, kâğıt, selüloz ve sığır eti gibi ürünlerin sürdürülebilir şekilde tedarik edildiğine emin olun.
Sürdürülebilir tüketimin önemi ve daha sürdürülebilir bir yaşam biçimine yönelik atılabilecek pratik adımlar hakkında farkındalık yaratın.
Yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanın.